Magnaura Sarayı (Satılık Bizans Sarayı)

 

Magnum Palatium’un kazısı 1997 yılından beri İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından yürütülmekte. Müzenin yürüttüğü diğer kazılar gibi bu da bir kurtarma kazısı. Four Seasons Oteli’ne tahsis edilen eski Sultanahmet Cezaevi’nin 17 dönümlük bahçesi, tarihi yarımadanın tümü gibi arkeolojik sit alanı.(1)

saray 2013

                Sarayın mazisine gelecek olursak, Magnaura; Büyük Saray Kompleksinin bir parçası, dünyanın ilk üniversitesi olan Konstantinopolis Üniversitesi öğrencilerinin geçtiği bir bölüm.

 

Konstantinapolis’de ilk kes 425 yılında Bizans İmparatoru 2. Teodosius tarafından MagNaura Saray binası çatısı altında çeşitli bilim dallarını birleştirerek düzenlenmesiyle ortaya çıkan, laik yüksek öğretim kurumu, üniversiteler tarihine ait listelere bakılırsa, Avrupa’nın ilk üniversitesi Pandidakterion tes Magnauras olarak tarihlendirilmekte. (2)

 

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Konstantinopolis Magnaura Üniversitesi imparator 3. Michale (842-867) zamanında naibi Bardas tarafından yeniden yapılandırıldı. Dersler 15’i Latince, 16’sı Yunanca olmak üzere 31 kürsüden oluşuyordu. okulda Eflatunculuk ve Aristotelizm felsefe geleneği hep canlı tutuldu. (2)

 

Okul zamanında çok sayıda görkemli yönetim ve tören binaları, kilise, bahçe, park, hamam, stadyum arasında bulunurdu. Magnaura kurumunun bu özel konumu imparatorların bilgi ve bilime karşı saygılarından mı, yoksa her şeyi sıkı denetimi altında tutma arzularından mı kaynaklanır bilinmez. Buraya atanan seçkin hocaların çok yüksek aylık almalarının yanı sıra, kendine ait çalışma odaları ve giydikleri özel üniformaları olup, doktor ve avukatlar gibi örgütlenme hakları vardır. Tüm ülkenin en üstün hocalarının görev aldığı Magnaura Yüksek Okulu çok sayıda öğrenci için çekici bir yerdir. Sıkça diğer okullardan (Beyrut, Atina, İskenderiye) hocalar misafir olarak burada ders verirler. Bu okulun önemi 6. yüzyılın birinci yarısından, özellikle Atina’dakinin kapatılmasının ardından Bizans İmparatorluğunun Balkan topraklarındaki tek yüksek okulu olarak kalmasından sonra artar. Ancak egemen olan dinsel dünya görüşünün etki ve baskısı altında 7. yüzyıldan itibaren özelliğini yitirir ve dünyevi bilgiler veren bir okuldan, eğitimci çekirdeğini ruhanilerin oluşturduğu bir din merkezine dönüşerek, sadece programını değil, adını da Evrensel Okul şeklinde değiştirir. İmparator Iraklius (610–641) yönetiminde gerçekleştirilen bu reformlar öğrencilerin tüm dikkatlerini din ve kilise sorunları üzerine yoğunlaştırır.

 

magnaura plan

                Evrensel Okul yaklaşık yüzyıl boyunca etkinliğini bu yeni içerik ve yapısıyla III. Leon’un ikona kırıcılık politikasının başlangıcına kadar sürdürür. Doğal olarak kurumdaki bazı hocalar izlenen yeni eğitim politikasına karşı çıkar ve bunu kabullenemeyen imparator okulun kapatılmasını emreder. İkona kırıcılarla ikona taparlar arasında neredeyse bir buçuk yüzyıl boyunca süren savaşlar Bizans kültürünün bütünsel gelişmesi üzerinde, daha somut olarak eğitim, bilim ve sanat alanlarında derin izler bırakır. Giderek dünyevi bilgilere ve kilisenin bazı bağnaz temsilcileri tarafından reddedilen antik çağ bırakıtına duyulan ilgi büyümeye başlar. Bu yeni esintiler 9. yüzyılın 30’lu yıllarına doğru daha net ve açık hissedilmeye başlanır. Erken Bizans’ı övme ve yüceltme eğiliminin üstünlük kazanması antikite ve Hıristiyan Ortaçağları arasındaki bağın güçlenmesi anlamına gelir.

 

mamboury

 

Sonuç olarak, 9. yüzyıl ortasına doğru, büyük olasılıkla Teophilos’un (829–842) imparatorluğu döneminde, Magnaura Yüksek Okulu’nun yeniden canlanmaya başladığı görülür. Ancak dinsel ağırlıklı Evrensel Okul olarak değil, başta gramer, retorik, aritmetik, geometri, felsefe, astronomi gibi dünyevi disiplinlerin okutulduğu bir kurum kimliği kazanır. Bu okul en yüksek gelişimine 856 yılından sonra dönemin güçlü caesar’ı, III. Mikhael’in (841–867) dayısı Bardas’ın gösterdiği yakın ilgi sayesinde erişir. O döneme damgasını vuran kişi, okulun rektörlüğünü üstlenerek felsefe, aritmetik, geometri, astronomi, müzik derslerini de veren ve Matematikçi takma adıyla bilinen polihistor (Bizans’ta çok yönlü ansiklopedik bilgilere sahip bilginlere verilen ad) 6.Leon’dur.

 

7

 

Okulda, yukarıda belirtilen derslerin yanı sıra coğrafya, felsefe, teoloji, şiir ve birçok yabancı dillerin eğitimi verilir. Bir başka polihistor da, aynı zamanda patrik ve etkin bir toplumcu olan Photios’dur (820–891). Magnaura Yüksek Okulu’nda eğitim gören Eski Bulgar edebiyatı yazarları başında, Slav-Bulgar alfabesinin yaratıcısı, çağın en parlak aydınları arasında yer alan Konstantin-Kiril (827–869) gelir. Buradaki eğitimine uzak bir akrabası olan logothetes (Bizans’ta maliyenin denetimiyle sorumlu kişi) 7.Theoktistos’un öneri ve yönlendirmesiyle başlar. Theoktistos, okulu yeniden organize eden Leon Matematikçi ve antik çağ felsefesini çok iyi bilen Photios gibi dönemin bilge kişilerini okula hoca olarak kazandıran yöneticidir. Daha önce Selanik’te öğrenci olan Konstantin-Kiril yeni okulunda gramer, Homeros, geometri, astronomi, retorik ve tüm Helen sanatlarını öğrenerek, çok geniş bilgilerle donanır. Bu okulda Konstantin-Kiril’in özellikle felsefe alanında büyük başarılar elde ettiği varsayılır, çünkü daha sonra Filozof olarak adlandırılması rastlantısal değildir. Buradaki hocaları arasında antik çağlara olan ilgileriyle dikkat çeken iki tanesinin adı anılmadan geçilemez. Bunlardan biri; bilgin, filozof, şair, antik sanat ve felsefesini yakından tanıyan Leon Matematikçi, diğeri ise devlet adamı, diplomat, daha sonra patrik seçilen Photios’dur. (3)

 

kauffer hrt

 

Böyle bir tarihe sahip olan okulun şimdi ne halde olduğunu öğrenmek için önce biraz tarihi yarımada’nın eski belediye başkanı Tahir Aktaş’ı incelememiz gerekti.

 

Magnaura Sarayı Avrupa Parlementosu’nun gündemine Yunan üye Eleni Koppa vasıtası ile getirildiğinde verdiği yazılı soru önergesinde “Türk yetkililer Bizans Magnaura Sarayı’nı, tarihi önemi karşısında bir arkeolojik site olarak tasarlanmasını sağlayarak korumaları için ne planlıyor?” diye yazıyordu. (4)

 

DSCN3353

 

Gelelim Anap döneminde Eminönü Belediye Başkanlığı yapan Tahir Aktaş’a; Anap’tan yolsuzluk nedeniyle uzaklaştırılan ve o günden sonra pek gündemde olmayan Tahir Aktaş bu soru önergesi ile birlikte tekrar gündeme geldi. Zamanında üstünde çorap fabrikası bulunan yeri 1992 yılında satın alan kişi elbette Tahir Aktaş’tı. Bundan sonrasını Yılmaz Özdil’in köşe yazısından okuyalım isterseniz.

 

İmparator Konstantin’in evinin oraya, Eminönü Belediyesi kuruldu. Sonra bu belediye kapatıldı… Ancak, kapatılmadan önce, belediyenin eski başkanı, Sultanahmet’te bulunan çorap fabrikasını demokratik şekilde satın aldı. Bi kazdı… Çorap fabrikasının altından demokratik olarak Bizans Sarayı çıktı iyi mi… Demokrasinin nimeti yani.

 

3 bin 500 kamyon hafriyat, 13 metre aşağı indiler, 4 katlı ana binayı buldular. Sordular soruşturdular… İmparator Konstantin’in milattan önce 324 senesinde yaptırdığı ve elçileri kabul ettiği devasa Magnaura Sarayı’ydı bu… Sarayın geriye kalanı da, sokağın karşı sırasındaki halıcının altındaydı!

 

E n’aapsınlar?

“Satalım bari” dediler.

 

Gazetelerin emlak ilavelerinde reklamını görebilirsiniz… 12 milyon Euro istiyorlar. (5)

 

DSCN3341

 

Tahir aktaş’ın basın danışmanı Alican Bulut bir müşteri çıkarsa sarayı satabileceklerini söylüyor. Kültür Bakanlığı’ndan ise hala ses yok. Tek korkumuz Sultanahmet’te 1. Derece Koruma Bölgesi içinde yer alan, kentsel ve arkeolojik sit alanı içindeki Bizans Büyük Saray’a ait olduğu düşünülen tarihi yapıyı  makinalarıyla yerle bir edip yıkıp, yerine beş katlı otel diktikleri gibi Magnaura Sarayı’nın başına böyle bir şeyler gelmesi. Yıl 2015 olmaz demeyin. Bu sarayın yıkımı sırasında durumu fark eden uzmanların İstanbul 4 Numaralı Koruma Kurulu ile Fatih Belediyesi’ne yaptığı bilidirim sonuç vermemişti. Koruma Kurulu bir ay sonra inşaatın durdurulması yönünde karar aldı. Bir ay içinde inşaat beş kat yükseldi, çatı aşamasına geldi.
Sultanahmet Mahallesi 98 ada 1,2,22 ve 33 parselde yer alan inşaat, arkeologlara göre Bizans Büyük Saray’ın üstüne yapıldı.

 

DSCN3349

 

Bir tarih katliamı ise Küllük Kıraathanesi’nde yaşanır. 6 Temmuz 1986 tarihli Milliyet gazetesi haberine göre Tahir Aktaş işlettiği küllük kıraathanesini yıkarak etrafını tahta perdelerle kapattırmış ve ruhsat tabelası almadan inşaata başlamıştır. Buradan çıkan tarihi eserleri ise Kumkapı’dan denize döktürüp üstüne moloz yığdığını ise Ali Akşahin dönemin SHP’li Eminönü İlçe yöneticilerine anlatmıştı.

 

6.7.86

 

 

Bir gün sonra ise tarihi kıraathaneyi yeğeni Veli Aktaş’a devrettiği gazeteye ihbar ediliyordu.

7.7.86

 

1986 yılında Tahir Aktaş Milliyet gazetesinin bir haberinde daha manşet oluyor bugün bile aklımızın almadığı tarih katliamının mimarlarından oluyordu. Eski Eminönü Beledi binasının yanında bulunan yapı ve müştemilatı hakkında bina için tamirat yaptıracağım diyerek Anıtlar Kurulu’na başvurmuş ve kurul daha karar vermeden şeker bayramında tarihi binanın bir bölümünü ve müştemilatını yıktırmıştı. Buradan çıkan tarihi eserler ise dozerler ile sürüklenerek götürülmüş, çıkan tarihi bir sütun başları ise yine dozerlerle parçalanarak denize atılmıştı.

 

8.7.86 (2)

 

8.7.86 (3)

 

Tarih 1987 yılının 3 Mart’ı gösterdiğinde, Mimarlar Odası ile İnşaat Mühendisleri Odası şube başkanları, Yücel Gürsel ve Ertuğrul Tığlay, Tahir Aktaş’ın 400 yıllık Barbaros Evleri’ni bir gecede yıktırmasını kınayıp, Aktaş’ı “tarih katili” olarak suçladılar. Milliyet Gazetesi ısrarlı haberlerine devam etti. Otoparkı çarşı yapıp 364 milyon lira toplanması, Kumkapı’da kaçak gazino açılması, usulsüz gazino ruhsatları vermek gibi gün gün haberler çıktı.

 

23.1.87

 

10 Nisan 1987 yılında ise Tahir Aktaş ile ilgili bir haraç iddiası ortaya atılır. Eminönü’nde kapatılma tehdidi üzerine 48 çiçekçi esnafından toplanan 13 milyon liranın Malatya Pazarı sahabi Çetin Palancı vasıtasıyla Eminönü Belediye Başkanı Tahir Aktaş’ın hesabına yatırıldığı öne sürülür. Bir çarşı esnafı, “Bize bu parayı Eminönü Belediye Başkanı Tahir Aktaş’ın ileride bir hayır kurumuna yatırmak için istediği söylendi” diye olayı özetlemişti.

 

10.4.87

 

9 Mayıs 1987 yılında ise İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut, Eminönü Belediye Başkanı Tahir Aktaş ile yardımcısı Halil Karagöz ve Konya’nın Beyşehir İlçesi Belediye Başkanı Tuğrul Kutbay, Aydın’ın Kuşadası ilçesi Davutlar kasabası Belediye Başkanı Cemalettin Özelbiçer’in görevlerinden alındığını açıklar.

 

9.5.87

 

Bu kararın üstüne Tahir Aktaş Milliyet Gazetesi’ne verdiği röportajda “daha güçlü geri döneceklerini ve mücadelenin yeni başladığını” beyan eder.

 

9.5.87-2

 

1987 yılının 5 Temmuz tarihinde ise ANAP Eminönü İlçe Kongresine adamlarıyla birlikte gelen Tahir Aktaş delegeler tarafından yuhalanır. Tahir Aktaş’ın dışarı çıkmasıyla delegeler sakinleşir.

 

5.7.87

 

Açılan davalar neticesinde Sultanhamam’daki Silahtar Han’ı, 4 Numaralı Bölge İdare Mahkemesi’nin yürütmenin durdurulması kararına uymayarak yıktığı gerekçesiyle hapis istemiyle dava açılır.

 

18.7.87

 

18 Temmuz 1987 tarihli gazete haberinde ise savcı Tahir Aktaş’ı 150 milyon lira rüşvet almak suçundan suçlu bulur ve yardımcısıyla beraber ömür boyu meslekten men, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ister.

 

9.5.87-1

 

Magnaura Sarayı’nın şimdilik son sahibinin Belediye Başkanlığı zamanının kısa bir özetiyle bu Bizans Sarayı yazısına son verelim. Yeri geldikçe yarımada içinde tarih katliamlarına dair çalışmaya devam edeceğiz.

 

DSCN3350

 

 

IMG_4799

IMG_4794

IMG_4796

DSCN3345

 

 

KAYNAKLAR:

1-Atlas Dergisi – YAZI: GÖKHAN TAN / Atlas Şubat 2008, sayı 17

2-Reza Peyan Gökçen

3-ESKİ BULGAR EDEBİYATI VE BİZANS BAŞKENTİ KONSTANTİNOPOLİS’İN EĞİTİM VE DİNSEL KURUMLARI Hüseyin Mevsim – Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi

4-http://emlakkulisi.com/magnaura-sarayi-avrupa-parlamentosu-gundeminde/32689

5- http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=13568980&yazarid=249&tarih=2010-01-24 (Yılmaz ÖZDİL)

6-http://www.apostoliki-diakonia.gr/byzantine_music/ymnografoi/ymnografoi.asp?main=melodoi_sort.asp&page=106

7-http://www.lisa.gerda-henkel-stiftung.de/konstantinopel_kaiserhof_und_stadt_prof._dr._peter_schreiner?nav_id=1204

8-Tay Project

Reklam

Hayat Kısa, Sanat Uzun – Bizans’ta Şifa Sanatı

20150424_190258 - Kopya

Bizans Dinsel İmgelemi – Byzantine Religious İmagery

İsa’nın, mucizelerinin ve aziz tasvirlerinin, İncil’deki öyküyü nakletmenin yanı sıra azizleri ve onları onurlandıran kilise takvimini öğretme işlevi de vardı. İlahi lütfu çağrıştıran geleneksel haleye ek olarak, azizlerin kıyafetleri ve simgeleri kişiselleştirilmiştir ve inananların onları tanıyıp yüceltmesine imkan vermek için tutarlı bir biçimde betimlenir. Her azizin giysisi ve nitelikleri gücünün doğasını tanımlıyordu; piskoposlar ve diyakozlar ayinleriyle anıştırıldı, askeri kıyafet giymiş savaşçılar şeytanla savaş içindeydi ve hekimler, ellerinde cerrahi aletleri ve ilaç kaplarıyla, inananların bedenlerini ve ruhlarını iyileştirmek için hazır beklerdi.

Representations of Christ, his miracles and saints had the function of conveying the biblical story as well as teaching about saints and the church calendar commemorating them. In addition to the conventional nimbus evoking divine grace, the main features of saints, their dress, and their attributes were individualized and consistently represented to allow the faithful to recognize and vnerate them. Each saint’s dress and attributes identified the nature of his or her power. The bishops and deacons recall performance of the liturgy, warriors in full military attire do battle with the devil, and physicians their surgery instruments and medicine pots in handi stand ready to heal the bodies and souls of the faithful.

LAZARUS'UN DİRİLİŞİ BETİMLİ - 4. YÜZYIL SONU 5. YÜZYIL BAŞI

LAZARUS’UN DİRİLİŞİ BETİMLİ – 4. YÜZYIL SONU 5. YÜZYIL BAŞI

NAİMLİ DUL KADININ OĞLUNU DİRİLTEN İSA BETİMLİ KABARTMA 4. YÜZYIL SONU 5. YÜZYIL BAŞI

NAİMLİ DUL KADININ OĞLUNU DİRİLTEN İSA BETİMLİ KABARTMA 4. YÜZYIL SONU 5. YÜZYIL BAŞI

Konstantinopolis Ve Ötesinde Hekim Azizler – The Physician Saints In Constantinople And Beyond

Anargyroi olarak tanınan Aziz Panteleimon ile ikiz kardeşler Kosmas ve Damianos, şifacı azizlerin en önde gelenlerindendir. Anargyroi lakabo, Doğu Ortodoks Kilisesi’nin meslekten hekim olan ama İncil’in emrettiğince, tıbbi hizmetleri para karşılığında yapmayan azizlerine verilmiştir. “Hastaları iyileştir… Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin” (Matta 10:8).

Nikomedia (İzmit) doğumlu Aziz Panteleimon, mesleği hekimlik olan bir din şehididir. Genellikle, bu ikili kimliğini yansıtacak şekilde betimlenmiş, Konstantinolpolis ve çevresinde, adına kurulan kutsal mekanlarda cömertçe onurlandırılmıştır.

Azizler Kosmas ve Damianos’un Konstantinopolis’teki ünlü mabetleri Kosmidion’un tarihi 5. Yüzyıla dayanır. İkisi de hekim olan azizlerin, çeşitli hastalıkları iyileştirmek üzere ölümlerinden sonra da Kosmidion’da mucizeler gerçekleştirdiğine inanılırdı.

The physician St. Panteleemon and the twin brothers Kosmas and Damian, known as the anargyroi are preeminent among the healing saints. The epithet anargyroi was given to saints of the Eastern Orthodox Church who were physicians by profession but were not paid for practicing medicine in accordance with the Gospel: Heal the sick… Freely you have received, freely give” (Matthew 10:8)

St. Panteleemon, born in Nikomedeia (İzmit) died a martyr but he had been a doctor by profession. Portraits of the Saint often convey this double identity. He was lavishly honored in Constantinople and its suburbs.

The Kosmidion, renowned sanctuary of Sts. Kosmas and Damian in Constantinople dates back to the 5th century. The saints, both trained in medicine, worked at the Kosmidion posthumously to cure a variety of illnesses.

Aziz Panteleimon

Aziz Panteleimon

Kosmas ve Damianos Kardeşler

Kosmas ve Damianos Kardeşler

Konstantinopolis Şifa Merkezleri

Konstantinopolis Şifa Merkezleri

Şeytanlar, Simgeler ve Kozmos – Demons, Symbols, And The Cosmos

Bizans’ta hastalık ve şifayı kuşatan inançlar, mitlerden, astrolojiden ve Akdeniz havzasında – Yahudiler, Mısırlılar, Mezopotamyalılar ve Yunanlılar tarafından – uygulanan büyülerden çıkmıştır. Tılsımlı objeler, tıbbi eserlerde dahi, hastalığın birincil nedeni olduğu düşünülen şeytanın bedeni ele geçirmesine karşı yaygın biçimde önerildi. Güneşin simgesi aslan başlı yılan Khnoubis betimli yeşil yeşim taşları,Nemea aslanıyla dövüşen Herakles’i gösteren hematit taşları ile güneşin simgeselliği ve dirilişi çağrıştıran, yıldızlı aslan imgeleriyle bezeli sekizgen yüzükler bu amaçla kullanılmıştı.

Otuz altı astrolojik dekan, bedenin kısımları, bitkiler, hayvanlar ve taşlar arasındaki ilişkilere dayanan tıp, geç antik dönem büyücülüğünün temel bir unsuruydu. Bedene zarar veren dekanları ve şeytanları yenmesi için Tanrı’nın büyülü bir mühür yüzük verdiği Eski Ahit kralı Süleyman bu alemin hükümdarıydı. Yıldızların ve ayın konumu ilaçların planlanmasında rol oynarken, kozmik düzen de, bedensel sağlık ve kuvveti muskalarla yeniden güçlendirmek için bir model işlevi görürdü.

 

Beliefs surrounding illness and healing in Byzantium stem from the myths, astrology, and magic practiced around the Mediterranean by Jews, Egyptians, Mesopotamians, and Greeks. Amulets were widely prescribed, even by medical treatises, against demonic invasion, thought to be a primary cause of illness. One finds gren jasper gemstones featuring the solar lion-headed serpent Chnoubis, hematite Stones showing Herakles fighting the Nemean lion, and octagonal rings invoking solar symbolism and resurrection and featuring astral lions.

Medicine based on links between the thirty-six astrological decans, parts of the body, plants, animals, and Stones was a fundamental element of late antique magic. The biblical king Solomon reigned here, having received a magical seal ring from God to defeat demons, including decans causing bodily harm. The position of the stars and moon played a role in scheduling medications, while the cosmic order served as the model for reestablishing bodily order –health and strength- with amulets.

Tıbbi Bitkilerle Tedavi – Treatment With Medicinal Herbs

Bitkilerle ilgili birikimi ve şifa uygulamaları yakın ilişki içindedir. Bazı köklerin toksik ve halüsinojenik doğası ile bunların elde etmenin tehlikeleri, mitsel ya da büyülü bir nitelik ve güç sunmuştur.

Kilikya’da Anavarza’da (Ağaçlı) doğan Hekim Pedanius Dioskorides (yak. MS 40-90), De Materia Medica’da (Tıbbi Konular Üzerine) beş yüzden fazla bitki ve besleyici ürünü, tıbbi kullanımları, hazırlanışları ve miktarlarıyla tarif etmiştir. Kayıt altına aldıkları arasında Akdeniz havzasından çeşitler ve değerli egzotik bitkilerden oluşan bir dizi vardır. De Materia Medica’nın aktarımı – Arapça ve Latinceye çevirisi de dahil – metnin günümüze ulaşan en eski kopyaları olan Bizans elyazmaları sayesinde mümkün olmuştur.

Bir hekim ve cerrah olan Bergamalı Galen ise (MS 129 – yak. 216), tıbbi bitkileri hem ayrı ayrı kullanır hem de özel tedaviler için karışımlar hazırlandı. Roma imparatoru Marcus Aurelius için hazırladığı macun (panzehir), aralarında afyonun da bulunduğu yetmişten fazla malzeme içeriyordu. Kitabı, güzelliğe yönelik her türlü ilacı da kapsıyordu.

 

Knowledge of plants and the practice of healing are closely entwined. The toxic or hallucinogenic nature of some roots, and the dangers associated with picking them, conferred a mythical or magical character and power.

Pedanius Dioscorides (ca. 40-90 AD), a physician from Anazarbus, in Cilica, described more than 500 plants and alimentary products, including medicinal uses, preparations and dosagesi in De Materai Medica (On Medical Substances). Those recorder included varieties from the Mediterranean basin and an array of prized exotic plants. The transmission of De Materia Medica, including its translation into Arabic and Latin, was made possible through Byzantine manuscripts, the earliest surviving witnesses of the text.

Galen of Pergamon (129-ca. 216 AD), a physician and surgeon, employed madecinal plants individually and as complex concoctions devised for specific therapies. His theriac (antidote) for Emperor Marcus Aurelius consisted of more than seventy ingredients, among them opium. His pharmacopoeia also covered cosmetics and commotics.

Sibthorp Soğanı

Sibthorp Soğanı

Çilek Ağacı

Çilek Ağacı

Havuç

Havuç

Meyan Kökü

Meyan Kökü

Mor Süsen

Mor Süsen

Hippokrates ve elinde aforizmalarının ilk satırlarını yazdığı kitabı

Hippokrates ve elinde aforizmalarının ilk satırlarını yazdığı kitabı

HAYAT KISA, SANAT UZUN, FIRSAT KAÇICI.